Lezzet artık lüks mü?
Son zamanlarda bu soruyu sormaya
başladım kendime. Bunu neden söylüyorum eskiden her yerde
çok kolay bulunan ve gerçekten “lezzetli” olan şeyler şimdilerde lüks ve
sıra dışı olarak lanse ediliyor. Bizim ülkemizin en büyük zenginliği olan
meyve-sebze çeşitliliği, aynı şekilde lezzetli et bulabilmek gibi standart
durumlar çok hızlı bir şekilde anormal olma yolunda ilerliyor.
Her şeyden önce bu “organik”
saçmalığı ile hayatımıza giren ve aslında tamamen üretimi kalitesizleştirip
daha dandik malzemeye daha dandik ama üretimi kolay ve sürümü çok besini
satmaya yönelik piyasaya küfür etmek istiyorum. Bizim pazarlarımızda
tezgahlarda en fazla şehir farklılığından dolayı ürün yelpazesi var iken
(Örneğin Niğde elması, Amasya elması) şimdi doğrudan organik ve diğerleri diye
ikiye ayrılıyor!! Sen yıllarca hep zaten doğal olanı yemeye alışmış bir topluma
bir anda aynı elmayı aynı domatesi 2 katı fiyata nasıl satarsın lan?? Hayır
Avrupa’dan ülkemize gelen turistlerin bile deli divane oldukları , kendi
ülkelerinde alışık olmadıkları doğal meyve ve sebzelerimizi şu son 4-5 senedir
almak için daha fazla para ödememiz gerekiyor.
-
Bunun kilosu ne kadar?
-
2 TL (renksiz,tatsız,dandik ürün)
-
Bu ne kadar peki?
-
5 TL (doğal ürün)
-
Neden daha pahalı?
-
Ee abi bu organiktir toprakta yetişiyor..
-
Ulan 10 sene önce uzayda mı yetişiyordu aq?
Böyle bir
durum var. Topraktan çıkan doğal olan şey daha pahalı. Peki noldu? 10 sene de
bu ülkede tarım mı sona erdi? Sanki öncesinde deliler gibi ekin alıyorduk da
şimdi mi alamamaya başladık? Hayır. Hep aynıydı. Sadece teknoloji tarım
sektörüne de el attı ve iğnelerle, vitaminlerle, aşılarla son derece
“lezzetsiz” fakat “hızlı ve mevsimi dışında üreyen” ürünler alınmaya başlandı.
Bizim çakalların da işine geldi. Ya sen bizim ülkemizde bunu nasıl yaparsın??
Çocukluğu bahçelerde meyve ağaçlarından meyve çalmakla geçmiş insanlara bir
anda ağaçtan koparabildiği elmayı nasıl 2 katına satabilirsin?? Tabi şehir
içlerinde herhangi bir meyve ağacı bırakmadıkları için çok zor olmuyordur
muhtemelen ama populer kültür hastası ikoncanların her zaman bulunabilecek
meyvelere sebzelere “organik” diyerek 3-4 katı paralar ödemesi ile başladı bu
hastalık..
Aynı şey etler
içinde geçerli.. Yüzlerce lokanta vardı ve gayet sıradan yerler olmasına rağmen
efsane lezzetli etleri vardı.. Noldu peki?? Anguslar bilmemneler tavuk
çiftliklerinin üretim manyaklıları , balık çiftliklerinin rezaleti ile birlikte
bugün dünyanın en lezzetsiz şeylerini yemeye mahkum bırakıldık.
Denizden çıkan
balık daha pahalı ya?? İnsan düşününce sinirleri bozuluyor.. Balıkçıya sorunca
da kızıyor bir de.. “ABİ O DENİZ LEVREĞİ” Banane ulan sen gidip havuzda balık
yetiştiriyorsan?? Sanki yıllar önce siz kültür balıkçılığına başlamadan önce
kumdan mı çıkıyordu bu balık aq?!! Açıklamasını bile yapamıyorlar anlayacağınız.. Pahalı satıyor ama neden olduğunu bilmiyor. En büyük sıkıntı da bu aslında. Organik olarak satışını yapıyoruz ama altyapısını bilmiyoruz. 3-5 kuruş fazlaya nasıl satarız onun derdindeler..
Ve böylece
bizim ülkemize hiç yakışmayan bir sektör
oldu.
Asıl en
sinirlendiğim nokta bu. Hani sanki Avrupa’da yaşıyoruz yıllardır. Kıtlık var
bulamıyoruz da ondan yetiştiriyoruz gibi.. Yok abi bizimki çakallıktan..
Böylece
ne oldu. Kimse etin, sebzenin meyvenin lezzetiyle uğraşmaz oldu.. Uğraşan da (uğraşan
derken doğal ürün satan yanlış anlaşılma olmasın) astronomik rakamlar ister oldu. Ara sokaklarda bile hayvanın her
türlü parçasından nefis lezzetler yaratan, hatta bazı kasapların bile
içerisinde bulunan dünyayı yiyip komik rakamlar ödeyeceğiniz salaş et
lokantaları şimdi yerini “sırf eti güzel” diye porsiyonuna 250 TL ödenen “steakhouse” lara
bıraktı..
Bu hastalığın daha fazla ilerlememesini ümit ediyorum. Adana’ya Antep’e gidip etin lezzetini alamayacaksam, Ege’de
zeytinyağlının, balığın tadı bozulacaksa ilerde bu ülkenin elle tutulur neyi
kalır sorarım size?
abi helal harika!
YanıtlaSil