16 Ocak 2014 Perşembe

Organik kelimesinin dayanılmaz gereksizliği..

Lezzet artık lüks mü?

Son zamanlarda bu soruyu sormaya başladım kendime. Bunu neden söylüyorum eskiden her yerde çok kolay bulunan ve gerçekten “lezzetli” olan şeyler şimdilerde lüks ve sıra dışı olarak lanse ediliyor. Bizim ülkemizin en büyük zenginliği olan meyve-sebze çeşitliliği, aynı şekilde lezzetli et bulabilmek gibi standart durumlar çok hızlı bir şekilde anormal olma yolunda ilerliyor.

Her şeyden önce bu “organik” saçmalığı ile hayatımıza giren ve aslında tamamen üretimi kalitesizleştirip daha dandik malzemeye daha dandik ama üretimi kolay ve sürümü çok besini satmaya yönelik piyasaya küfür etmek istiyorum. Bizim pazarlarımızda tezgahlarda en fazla şehir farklılığından dolayı ürün yelpazesi var iken (Örneğin Niğde elması, Amasya elması) şimdi doğrudan organik ve diğerleri diye ikiye ayrılıyor!! Sen yıllarca hep zaten doğal olanı yemeye alışmış bir topluma bir anda aynı elmayı aynı domatesi 2 katı fiyata nasıl satarsın lan?? Hayır Avrupa’dan ülkemize gelen turistlerin bile deli divane oldukları , kendi ülkelerinde alışık olmadıkları doğal meyve ve sebzelerimizi şu son 4-5 senedir almak için daha fazla para ödememiz gerekiyor.



-          Bunun kilosu ne kadar?
-          2 TL (renksiz,tatsız,dandik ürün)
-          Bu ne kadar peki?
-          5 TL (doğal ürün)
-          Neden daha pahalı?
-          Ee abi bu organiktir toprakta yetişiyor..
-          Ulan 10 sene önce uzayda mı yetişiyordu aq?



Böyle bir durum var. Topraktan çıkan doğal olan şey daha pahalı. Peki noldu? 10 sene de bu ülkede tarım mı sona erdi? Sanki öncesinde deliler gibi ekin alıyorduk da şimdi mi alamamaya başladık? Hayır. Hep aynıydı. Sadece teknoloji tarım sektörüne de el attı ve iğnelerle, vitaminlerle, aşılarla son derece “lezzetsiz” fakat “hızlı ve mevsimi dışında üreyen” ürünler alınmaya başlandı. Bizim çakalların da işine geldi. Ya sen bizim ülkemizde bunu nasıl yaparsın?? Çocukluğu bahçelerde meyve ağaçlarından meyve çalmakla geçmiş insanlara bir anda ağaçtan koparabildiği elmayı nasıl 2 katına satabilirsin?? Tabi şehir içlerinde herhangi bir meyve ağacı bırakmadıkları için çok zor olmuyordur muhtemelen ama populer kültür hastası ikoncanların her zaman bulunabilecek meyvelere sebzelere “organik” diyerek 3-4 katı paralar ödemesi ile başladı bu hastalık..


Aynı şey etler içinde geçerli.. Yüzlerce lokanta vardı ve gayet sıradan yerler olmasına rağmen efsane lezzetli etleri vardı.. Noldu peki?? Anguslar bilmemneler tavuk çiftliklerinin üretim manyaklıları , balık çiftliklerinin rezaleti ile birlikte bugün dünyanın en lezzetsiz şeylerini yemeye mahkum bırakıldık.

Denizden çıkan balık daha pahalı ya?? İnsan düşününce sinirleri bozuluyor.. Balıkçıya sorunca da kızıyor bir de.. “ABİ O DENİZ LEVREĞİ” Banane ulan sen gidip havuzda balık yetiştiriyorsan?? Sanki yıllar önce siz kültür balıkçılığına başlamadan önce kumdan mı çıkıyordu bu balık aq?!!  Açıklamasını bile yapamıyorlar anlayacağınız.. Pahalı satıyor ama neden olduğunu bilmiyor. En büyük sıkıntı da bu aslında. Organik olarak satışını yapıyoruz ama altyapısını bilmiyoruz. 3-5 kuruş fazlaya nasıl satarız onun derdindeler..

Ve böylece bizim ülkemize hiç yakışmayan  bir sektör oldu.
Asıl en sinirlendiğim nokta bu. Hani sanki Avrupa’da yaşıyoruz yıllardır. Kıtlık var bulamıyoruz da ondan yetiştiriyoruz gibi.. Yok abi bizimki çakallıktan..

                Böylece ne oldu. Kimse etin, sebzenin meyvenin lezzetiyle uğraşmaz oldu.. Uğraşan da (uğraşan derken doğal ürün satan yanlış anlaşılma olmasın) astronomik rakamlar  ister oldu. Ara sokaklarda bile hayvanın her türlü parçasından nefis lezzetler yaratan, hatta bazı kasapların bile içerisinde bulunan dünyayı yiyip komik rakamlar ödeyeceğiniz salaş et lokantaları şimdi yerini “sırf eti güzel” diye  porsiyonuna 250 TL ödenen “steakhouse” lara bıraktı..



                Bu hastalığın daha fazla ilerlememesini ümit ediyorum. Adana’ya Antep’e gidip etin lezzetini alamayacaksam, Ege’de zeytinyağlının, balığın tadı bozulacaksa ilerde bu ülkenin elle tutulur neyi kalır sorarım size?



1 yorum: