21 Kasım 2013 Perşembe

Fitness Salonu İnsanları

    
    Aramızda hemen hemen herkes bir ara spor salonuna üye olup o atmosferden nasibini almıştır diye düşünüyorum. Belli bir süredir aksatmadan salona giden birisi olarak sizin de karşılaşmış olabileceğinizi düşündüğüm “fitness salonu insanlarından” bahsedeceğim.

    Zangoçlar!!

     Muhtemelen salonda en çok rastlayacağınız kategoridir. Şimdi bu abiler hatta bazı “ablamsı” lar, bu yola baş koymuş, spora gelmeden 400 gr bulguru hiç eden spor çıkışı evde yarım tavuğu götüren, kolları normal bir insanın bacağına eş değer olmuş ama hala aynaya baktıklarında kendini kürdan gibi görüp mutsuz olan insanlardır. Gidip onlara “Allahını seversen bırak artık ne hale geldin kardeşim” demek istersiniz ama götünüz yemez. Uyuşturucu bağımlılığı gibi olmuştur onlarda bu durum.. Bir çoğu ayna karşısına geçip memelerini oynatmayacak kadar spor salonunda yaşamış vücudunu ezberlemiş insanlardır. Bir çoğu da steroid’in etkisinden midir nedir o görünüşün aksine içlerinde minik bir kuş varmışçasına iyi niyetli ve yardımseverdir. Küçük bir not, onlardan sonra çalıştıkları makinaya oturursanız aman ağırlığa bakmadan çalışmaya kalkmayın yoksa beli falan bırakabilirsiniz orada..




    Conconlar

    Bu arkadaşlar spordan ziyade piyasa yapmaya etrafı kesmeye gelmiş, altlarında yeşil beyaz olmazsa olmaz Adidas eşortman ve türevi bulunan, salonun ortasında yüksek sesle akıllı telefonuyla konuşan, akşam hangi bara gitsem hesabı yaparken bunu yüksek sesle dile getiren, makinaları boşu boşuna meşgul eden yavşak dövülesi tiplerdir.



    Baykuş Kızlar

    İşte bunlar en fenasıdır. Kafaları 360 derece dönebilir hem de koşu bandındayken! Yeter ki etraftan yakışıklı birisi geçsin. Kısmet bulucam diye deli gibi makyaj yapanlar mı dersin sürekli eğilmeyi gerektiren spinning dersine göğüs dekoltesiyle gelenler mi dersin, ha bire eline programını alıp hocalara yazanlar mı dersin… Bunları “conconlar” grubu ile birleştirip sayılarını azaltabilirsiniz..


    Yeni Kayıt Olanlar

    Kolayca ayırt edilebilirler. Hemen hemen her hareketten sonra uzun uzun aynaya bakarlar. Zangoçlara bakıp “ ya ben böyle olmak istemiyorum yeaa” diye söylenirler. Hocaları sürekli sorularıyla meşgul ederler. İki hareketten sonra kesilip bırakırlar vesaire vesaire..



    Eski Üyeler

    Bu insanlar hocaya el ense göte parmak rahatlığında davranan, diğer üyelere “evimde ne işiniz var ulan!” bakışları atan, salona girdi mi en az 20 kişiye selam veren oranın müdavimleridir. Çevirecek geyikleri kalmadığı için paso aynı muhabbete sararlar bu da genelde “ya geçen şunu yedim o çok bozdu beni” şeklindeki klasik salon muhabbetidir.

    Eriyengiller!

    Bir nevi katının sıvıya dönüşme anıdır. Öyle bir çalışırlar ki “Ne olur ıslak ıslak kasma öylee” diye mırıldanasınız gelir. Kalktıkları yerde 200 gram ter bırakır bu insanlar.. Çoğunun göt yapısını sırf tere bakarak anlayabilirsiniz. Rorschach misali test bile yapabilirsiniz!! Yağ yakıcıları çakmış bünyeye sonra neden spor salonunda erimiyorum diye gelmiş! Havlular faidesiz..



    Her Boku Bilenler!

    Oldukça sinir ve konsantrasyon bozucu tipler olup tam önünüzden geçerken
"kolunu şöyle açarsan daha rahat olur” der ve uzaklaşır. Önce iyi niyetli olduğunu zannedersin. Destek olduğunu falan düşünmek istersin ama adamın ruh hastası olduğu sonradan ortaya çıkar. Herkese direktifler verir bu insanlar. Hep konuşurlar. “Ben şunu içtim, aslında vücut şöyle çalışıyor, yok bunu yapmayın” gibi sormadığınız soruların cevaplarını vermeye başlarlar. "Benim bir arkadaşım.." ile başlayan yersiz hikayelerle devam ederler. Onun yakınlarında dolanmamaya başlarsınız. Bir yerden sonra “Sana ne ulan! Yıkhıııılll!” diye kalkıp deliresiniz gelir. Tatar Ramazan’a bağlattırırlar adamı.



Eğer ki daha önce salona üyelik yaptırdıysanız bu bahsettiğim insanlarla kesin karşılaşmışsınızdır. Yok eğer daha yeni kayıt olacaksınız da kendinizi buna hazırlayın. Çok değişik insanları bir arada görme fırsatı yakalayacaksınız. Kendine güvenin hem tavan hem taban yaptığı çok değişik bir müessese. Tavsiye edilir =)

26 Eylül 2013 Perşembe

Bira Evrenseldir.

Canı bira çeken var mı?

Yok mu? Bu yazıdan sonra olacak!

Dünya üzerindeki bildiğiniz tüm alkollü içkileri şöyle bir düşünün.

Rakı, vodka, şarap, tekila vs.. 

Her yerde her platformda içebileceğiniz, içimi olsun, sunumu olsun her koşula ayak uydurabilen "bira" dışında başka bir içki daha aklınıza geliyor mu?   

Örneğin,

Evde öyle yayılmış otururken.. Playstation oynarken, maç izlerken..Deniz kenarında, göl kenarında.. Çimlere uzanmışken.. Stadyumda.. Leş gibi bir biranede.. Şezlongta..Piknikte, mangalda..

İyi bir restaurantta, festivalde, konserde.. Baloda.. Düğünde, diskoda.. 

Şişede, kutuda,bardakta,arjantin bardakta, litrelik bardakta (Maß), kalem bardakta (rakı bardağı gibi).. 
Dark, light, malt, fıçı, extra, buğdaylı, limonlu, bilmemneli..




Kısacası kolaylıkla 598684 farklı şekilde sunumu yapılabilen başka bir alkollü içecek daha var mı?

Dahası ise ve en önemlisi şu,

Dünyanın her yerinde yukarıda saydıklarımdan en az 1 çeşidini bu kadar kolay bulabileceğiniz başka bir içki türü daha yok.

Tabi ki biranın da bir ana vatanı var. Çok daha iyi biraların bulunduğu farklı coğrafyalar da var. 
Deliler gibi bira içmek için beklenen festivaller var..








Örneğin, tam bu zamanlarda Almanya'nın bir çok şehrinde gerçekleştirilmekte olan Oktoberfest'te biralar şelale kıvamına gelmiş vaziyette olabilir..


















Aynı şekilde İrlanda'dan kopup hızla yayılan "St. Patrick's Day" bira içmek için adeta bir bahane..



İçimizdeki İrlandalılar.. 















Geçmiş çağlardan beri fakir, zengin, dünya nüfusunun büyük bir bölümünün tatmış olduğu nacizane şeydir "Bira"


Bu yüzden bira evrenseldir.


Buradan da biranın icadında emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. 

"He must have been an admiral a sultan or a king, and to his praises we shall always sing.
Look what he has done for us he's filled us up with cheer!
Lord bless Charlie Mops, the man who invented beer beer beer tiddly beer beer beer."




Canınız çekti biliyorum.. Ufaktan ufaktan en yakın biraya nasıl ulaşırım hesapları çeviriyorsunuz farkındayım.

Hadi afiyet olsun.

Köfteler sizi..







15 Eylül 2013 Pazar

Piyano gibi gitar.. Stick..

Akın Ünver isimli gitarist ve aynı zamanda multienstrümantalist, dünyada sadece birkaç kişi tarafından icra edilen bu oldukça enteresan enstrümanı, stick'i kendi geliştirdiği çift el tekniği ile çalıyor. Bach'a selam olsun! :)

Gitarcıların rüyasıdır, gitardan piyanodaki gibi bir çok sesliliğe erişmek, Akın Ünver bunu hayli hayli başarmış gibi gözüküyor.

18 Ağustos 2013 Pazar

ASF - Pencere Önü Çiçeği

Merhaba yaralı ceylanlarım,

Bir zaman kaydettiğim Bülent Ortacgil'in Pencere Önü Çiçeği parçasından bir küple dinletmek isterim sizlere. Yanında da bonus+ Istanbul'da çekmiş olduğum fotolar gazetemizden size hediye!! 


                  

Parçanın tam versiyonunu da üşenmediğim bir gün yükleyip, yeni fotoğraflarla güncelleyeceğim.

Sevgilerle, bir teletubby edasında ponpon yürüyerek, neseli bir şekilde uzaklaşırım..

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Alternatif Düğün Konsepti


Hooopp!

Saçma blog var dediler geldik..

Malum geçtiğimiz günlerde Rock'n Coke'a katılacak ünlüler listesi açıklandı..

Arctic Monkeys olsun, Editors olsun, Caaaamiiiiryuuuu olsun bunlar sevdiğimiz isimler..

Katılamayacağım için üzüldüydüm de hani..

Ama sonra bir eleştri, bir sitem, bir isyan videosu izledim ki abawwwww!!

Bknz:


Bağımlılık yapar çok fena.. İstemeden de olsa 5-6 kere izleyeceksiniz..

Hayır bu videoyu izledikten sonra gerçekten Rock'n Coke'tan hatta Rock müzikten bile soğudum sanırım..

Adam doğru söylüyor lan?! Prodigy, Tarık kardeşimiz kadar eğlendirebilir mi?? Hatta asıl kafasını karıştıran soru da olduğu gibi, o hareketleri yapabilir mi ya?? Allahını seversen Prodigy ya bırak! 
(Prodigy'ye de Allahını seversen demek baya komik oldu)


Tam da böyle düğün mü yapsam, nikah mı yapsak, eğlence mi diye düşündüğüm sırada bu video benim ufkumu açtı..

Ve karar verdim.

Düğünüme Tarık Mengüç'ü çağırıcam!!
Konsept düğün olacak bir nevi..
Erkeklere pembe gömlek ve kemer tokası zorunlu olacak.. 
Kadınlara da kırmızı giymek ve hayvansı boyutta bilezik türevleri zorunlu kılınacak..
Düğünden önce yere plase basma eğitimleri olsun, açma germe hareketleri olsun konuklara sağlanacak..
Yemekler içerisinde şakşuka kesin olacak zaten..
At gibi oynucaz pistte at!! Deli danalar gibi tepinmece..

Bence nefis fikir..

Gogol Bordello gelse koşarak gelirsiniz dimi çakalllarrrr!!

Gogol yok, Tarık var.

Çok net.

Alamanya Alamanya Benden Alasını Bulamanya

Ilyas Salman'in Sarı Mercedes filminde Münih'in Isar Nehri'nin kenarina arabayi cekip hatunu arabayla Türkiyeye götürme vaadiyle hatunla birlikte olma sonrasindaki Ilyas'in yorumu cok efsanedir: 

"Baldız sen olmasan donunu indiremezdim.."

Aha 2 yil yasadigim Münih'e gidip de Isar Nehri'ne her baktigimda bu sahne aklıma gelir. Arabanın içinde sevismeye calisan donlu bir adet İlyas Salman ve yukardaki cümle. 

Iste Isar Nehri: 


Iste kenara arabasini cekmis, hatuna dayayan Ilyas: 



Bu arada ne dicem ya, Ilyas Salman'ı ben yıllar önce aştı otogarında, aynı otobüse binerken rastlamış ve adamı yakından görünce "keşke sadece televizyon ekranındaki halinle hatırlasaydım" diye düşünmüş ve üstüne söyle eklemiştim: "Allah günah yazmasın, ama çok çirkinsin Ilyas.. Tövbeler tövbesi." Irkçı değilim ama Ilyas kadar çirkin olunmamalı.

Ne diyordum? Heh, efendime sokayim iste ben böyle Münih'te belli bir zaman gecirdim ettim, basimdan türlü türlü nefis faşo olaylar gecti (bu bambaska bir konu ve ciddili) ve şimdi geldim Stuttgart dolaylarina. Her şeyin başına, olayların tetiklendiği noktaya dönüp dolaşıp geri dönüyorum:

Üniversite 4.sınıftayım. Arkadaşım E. ile her zamanki gibi arabasını yanlayarak kampüsten çıkıp, makas ata ata yolda ilerlerken aramızda şöyle bir diyalog gelişir:

ASF: La olm ben Kanada'ya gidecem s.kerler!! Bayağa araştırdım çok iyi üniversiteler var, senelik de 10bin kanada doları mı ne!! Hem biliyorsun kanada dolarının kuru normal dolardan daha düşük!

E.: La olm mal mısın amkyim!! Ben Almanya'ya başvuracağım, sen de başvursana Almanya'ya?? Orda eğitim ücretsiz la! Hem ingilizce programlar da var, mal mısın gidecen o kadar parayı vereceksin?

ASF: Hööööööööööööööööööööööööööööööööööööööö!!!! Sanırım ben malım, ivet! E ona başvurak o zaman pampa??????!?!

E.: Hoppaaaaa Efe'nin de eline verdim şimdi, y.vşakk gelmiş benimle kapışıyor! hahahahahahahahaa!!!!

ASF: Yavaş ol amkduuuuummmmmmmmm!!!!

Nerdeeeeeennn nereye! Ben Almanya'dayım şu an. E. memleketine Antep'e geri döndü, baba işini devraldı, karısı var bir de çocuğu oldu. 

Hayatı şakaya almamak gerekiyor değil mi? Bence de..

16 Ağustos 2013 Cuma

Bugünkü Menümüzde En Çok Sevilen Yemeğimiz Var: Hitler soslu Tayyo :)

Merhaba dostlar, yaralı ceylanlar, taptazeler, gül kokulu yar.agımmm, hepinize merhaba!! 

Gün geçmiyor ki bana Tayyoyu hatırlatan yeni bir görüntüyle karşılaşmayım!! Muazzez Abla söyle lütfen: BANA HEEERRRRRR ŞEYYYY SENİİİ HATIRRRRLAAAATIIIIYOOOHRRRRRRRR!!!

Yaşadığım şehrin merkezine girişte bir tabela var: Hitler zamanında şehrimiz isimli. Şehirde 1933 yılında son "özgür" genel seçimler yapılmış (tabelda da aynen bu şekilde "freier" Bundestag kullanılmış :) ) ve nüfusun sadece yüzde 26'sı oy kullanmış. İşte o günlerden bir gazete sayfası.. "Özgür" seçimlerin timsali gibi.. Sayfanın her noktası "JA FÜR FÜHRER" ile dolu. Neden zihnimin karanlık dehlizlerinde Muazzez Abacı o meşhur şarkıyı söylüyor şimdi anlıyor musun beni, a şaşkın okur?!!
6 gazeteyi yanyana basmışlar ille de tayyibim demiş. asşdlfja Yanyana basıldıgında yukarıdaki Führer gazetesinden pek farkı olmadığı aşikar. Diktatörümüz çok yaşasın! Bir gün halk buradaki halk gibi tepkisini toplu halde gösterir de yüzde 74ü seçimlere gitmez mi bilinmez. Ama Tayyo oldukça bu komedi daha çok sürer der ve Alman Folklörü yapa yapa uzaklaşırım..

14 Ağustos 2013 Çarşamba

Alamanya'da genel secim yaklasirken Merkel versus Tayyoş diyoruz

Tayyoşu bilirsiniz. Türkiye'de secim yaklasinca ekranlarda her saniye yer alir. Her saniye, her kanalda "BIZZZ IYIIIII BILIRIIIIIIZZZZZZZZZZ!!!" "BUNLAAAAARRRRRR İŞİYORLARRR SIÇIYORLARRRR HER TÜRLÜ CUKKALEY YAPIYORLARRRRRR" diye höykürürken görüyoruz. Televizyonu "Lanet gitsin!" diyip kapatsak, bu sefer de sokakta pesimizi birakmiyordu. Hic unutmam yakin arkadasim K. beni Bursa sehreküstündeki metrodan cikmadan önce "Bak sana ne gösterecegim" diyip, yaklasik 20 katli binalarin bulundugu taraftan yürüyen merdivene götürdü beni ve merdivende yavasca yukariya cikarken Tayyo'nun sureti Misir'daki Sfenskler gibi yüzüme carpmaya baslamisti. Bir bütün binayi Tayyo ile kaplamislardi! Yanindaki diger binayi da Barınç'ın pislik gülüşü ele geçirmişti. Mide bulantısıyla Tuna Nehri'nden dikine Ingolstadt yapasım gelmişti. Ama Arap Şükrü teselli etti beni..

Tayyo'yu seçmemek mümkün mü? 2023, 2071, 2123, bu adamdan kaçış yok, çağlar boyunca Tayyo devam edecek, ta ki herkes badem bıyıklı olana dek. Uzaya çıksak orda komple gezegenin uydusunu Tayyo ile kaplarlar, güneşi de yansıtırlar uyduya. 

Simdi size iki resim sunacagim aradaki domohrosi farkini bulun. 

Isteeee Rize Tayyoya hazir!!! 


Istee Schwäbisch Gmünd Merkel'e hazir!! 




Lütfen bana artik Türkiye'de demokrasiden bahsetmeyin, her defasinda gülesim geliyor asödkfaödlkf random gülerim ve moonwalk yaparak uzaklasirim. 

13 Ağustos 2013 Salı

İlk Yazı..

Selaminaleykkkk,

Bu ilk yazı. aslında kendi adıma bir internet sitem var. Ancak o sitenin blog sayfasına yazmanın getirdiği esaretten dolayı (ana, baba, abi, vesaire herkes gördüğü için oluşan doğal otosansürün dayanılmaz mide bulantısı.) "sikerler!! Yeni bir blog sayfası açıyorum! Allah ne verdiyse, beynimden ne geçiyorsa, o gün ne yaşadıysam - ki hafife almayın, epik feyillarim çok meşhurdur - yazacağım! Bir tür rahatlama aracı gerçekten de. Gün boyu kafam, beynim iste sikilmiş, bari gelek şuraya iki satır yazı yazak di mi bebe? (üniversiteyi ankarada okumuş olmama küçük bir gönderme)

Ilk yazıda ne yazılır? Ne bileyim amkyim ne yazılır, bir konu falan aranmaz, şu an beynimde ne var onu yazayım:

Bugün kafetaryadaki günün menüsünde "Schwäbische Linsen mit Spätzlen" denilen bildiğin "Kara Şimşek"in üzerine dayanmış sosisi (kombinasyonunuzu skim) "yöresel lezzet!" diye sunulmus bir yemek ve iş yerinde çalışanların resmen bu yemeğe koştuğunu gördüm!! Evet! Adam 1 haftadır bu yemeği bekliyormuş! Amkydugum evladı beklediği yemeğe bak:


Almanlar yavrularını gurbetten dönmelerini şu yemeği bekledikleri gibi beklemez. Bir de VW'den gelen team leader'lara da bunu dayadılar, zavallılar Schwäbisch yemeğini kibar kibar yemeye çalıştı, bir şey de diyemedi. O adamları izlemekten ben de yemek yiyemedim. aslını söylemek gerekirse ben de bu yemeği aldım. Dibine kadar sıyıra sıyıra yedim. hanı pislik bir yemeği görürsünüz de önce bir iğrenirsiniz ancak içten içe "ulan bunu ne gömerim ha" diye geçirirsiniz ya, iste onu yaşadım ben. Aldım şu pislik soslu, mercimekli sosisli yemeği gömdüm hacı. Affetmedim. Ama gene de Türkiyenin kıymetini bilin, yavşak yavşak "Iskenderoglu da bozdu yeaaaaaaaa" diyip adamın canını sıkmayın. Evet bugünlük bu kadar. Hadi şimdi dağılabiliriz.. yavaşça..